Söz verme, verince de tut. O sözün arkasına umut bağlayanları da unutma. Sonra kalkıp insanım diye yola koyulma.
*
Hep savunduğumuz bir şeyler var onun adı umut. Masaldaki polyanna değil bu; bu karakterin özünde yatanların bir gerçekçilik payı var.
*
Çıkıyorlar kelli felli sözcüklerden ibaret dizini konuştukça konuşuyorlar.
*
Sonra bir başka bahara diye eğlendiriyorlar bizi.
Hikâyenin başına dönelim.
*
Günler öncesinden başlıyor hazırlıklar bir neşe, bir sevinç oradan başlayacaktı her şey,
Öyle ya biz ne oynuyorduk öyle halayı bırakıp gerçeklere dönecektik.
*
Bizi topladı bir masanın başına konuştukça konuştu. Açıldıkça açıldı, gözünü kararttı bizleri daha iyiye kavuşturacağına söz verdi.
*
Daha iyi bir yaşamdan söz etti, yaşamın her yerinin renkli olacağından dem vurdu.
*
Doğrusu çok umutlanmıştık.
Ve de sözüne inanmıştık.
*
Aradan günler, aylar geçti bir daha o sözlerin yüzünü göremedik hep umuttan güzelliklerden söz etmişti ya, sorduğumuzda tersledi; hesap mı vereceğiz? diyerek ters ters baktı.
*
Kaç kez şahit olduk biz bu gidişata,
Kaç kez olmayacak duaya amin dedik?
*
Bir şey değişmedi işte, polyannalar çoğaldı ancak verdikleri hep umut tacirliğinden öte bir şey göstermedi.
*
Canına yandığımız insanoğlu şu etrafını çeviren kara bulutları bir görebilsen, yani senden istenilen bir dik duruş belki açsın ama kuyruğun dik olsun.
*
Şehirde aynı telaş,
Köyde aynı dedikodu,
Caddede aynı soruyu soran onlar, yüzler.
*
Kızıyor biliyorsun ama devam et. Sakın korkma sakın geri çekilme, senin hayallerini yıkmaya fırsat verme.
*
Bize hayal satanları konuştura, yerinin olmadığını göster
Ayıkla, temizle ve son sözü sen söyle
*
‘İçi boş tencerenin bu masada yeri yok’