Doğanın yapısında, bakirlik vardır.
Temizlik, saflık, duruluk, doğanın genel
karakteridir, bakıldığında.
*
Bir orman düşünün, huzuru anlatır bizlere.
Yapraklar, çiçekler, böcekler, konuşurlar
birbirleriyle. Harikulade, bir uyum vardır,
ormanın kendi dinamiğinde.
*
Şarkılı, türkülü bir yaşamı anlatır, kuşların
ötüşü, ormanın içinde. Mutluluk vardır,
doğa ile barışık olunan, huzurun hüküm
sürdüğü, yeşilin tonlarının kardeşçe
buluştuğu, orman denen yerde.
*
Güven duygusu vardır, sıcak bir dokunuş
ve müşfik bir yapı vardır, huzurun egemen
olduğu o güzelim yerlerde.
*
Bazen bir kumsaldayızdır, uçsuz bucaksız
enginliğe bakarız, özgürlüğün içinde,
kaybolurcasına. Ilık bir rüzgâr hissederiz,
zihnimizde, doğa bizi alıp götürmüştür,
mutsuzluğun huzursuzluğun, olmadığı
yerlere. İçimizde, huzurun güneşi vardır,
hiç batmadan içimizi ısıtan, başımızı
okşayan.
*
Acı bir gülümseme, asılmaz yüzümüze, o,
harikuladeliğe baktığımız zaman. İç huzuru
yaşarız, Cansu’yu olur bizlere, iç ısıtıcı,
görkemli o güzellik.
*
İnsan da, böyle olmalıdır yaşamda. Huzur
vermelidir yaşadığı dünyaya. İnsan; güven
vermelidir, elinden tutmalıdır, müşfik
olmalıdır yaşadıklarıyla.
*
Gökkuşağının, o güzelim yedi rengi ile sarıp
sarmala malıdır, özlü bir yaşama, şapka
çıkarmalıdır, mutlu olmak isteyen insan.
*
Her bir gülüşte, her bir dokunuşta, baharın
tazeliğini, hissetmeli yaratılan. Sevgi
yaymalı etrafındakilere, eşref-i mahlûkat
dediğimiz, yaratılanların, en şereflisi olan
insan.
*
Bir çınar ağacı olmalı mesela, geniş büyük
gölgesi ile çekim alanı oluşturmalı insan.
Huzurun, tam da kendisi olmalı insan,
yaşadığı hayatta.
*
Gülücükleri ile renk katmalı hayata.
Mutluluğu, hissettirmeli, etrafındakilere,
varlığını sürdürdüğü sürece.
*
Sabırlı olmalı, dinlemeli etrafındakileri,
dinlemenin bir erdem olduğunu kabul
etmeli, yaratılanların, en özeli olan insan.
Elma yanaklı çocuklar kadar hür olmalı,
birlikte olduğumuz insanlar.