Bazen bir sabır kıvılcımı belirir, zihnimizde. O denli ciddi bir bataklıkta yol almaya çalışıyoruz ki, görünmemekte yürüye bileceğimiz temiz bir yol.
*
Belki de biraz daha yürümelidir insan, ufuktaki düz yol için. Uçsuz bucaksız çöl ikliminde, yol almaya çalışmaktadır, yola revan olan kişi.
*
Birçok defa ayakkabı değiştirmiş olmasına karşın, bir türlü varmamış, kendini mutlu edecek yere bu kişi. Birkaç dağ daha vardır belki de, varılacak yere.
*
Belki de daha fazla revan olunmalı, ulaşılması gereken emellere. O ameller için daha çok koşturmalı, daha çok ter akıtılmalıydı belki de. *
Ancak bu belkiler, ancaklar, biraz daha denen yükler, o kadar yormuştur ki bizleri; duymak istemeyiz, bu kelimelerden sonra, sonraları gelecek cümleleri.
*
Bu kelimeler sonrasında gelecek olan cümleler, eziklik, bir korku, bir grilik oluşturur bizlerde.
*
Çünkü Ulaşılması muamma olan, yola revan oluşlar vardır, bu sonradan gelecek cümlelerin arasında.
*
Bir bıkkınlığın derin yorgunluğun izlerini taşır, "Sonralar" kelimesi. Nedense "Sonralar" kelimesi, bir karanlığı tarif etmeye başlamıştır.
*
Sonuç alınamayan, boşa harcanan çabayı, yok yere akıtılan teri anlatmaktadır, sonraları sözcüğü bize.
*
Altın değerindeki terin, karşılık bulmadığını ifade eder, "sonralar" bizlere. Koşulmuştur uzun zaman, üstüne bastığımız dikenler acıtmamıştır canımızı.
*
Dizlerimizin dermanı kesilse de, devam etmişizdir yürüyüşümüze. Bayram Seyran demeden ve durup dinlenmeden, uçarcasına yol almaya çalışmışızdır adeta.
*
Su içmek istemişiz ama içmemişizdir, bunun için vakit yoktur. Belki sonraları, kana kana içeriz bir pınarın kaynağından demişizdir, kendi kendimize. Yemek yememişizdir.
*
Unutmuşuzdur yemeği, "belki sonra" en güzel yemekleri yeriz, bir çınar gölgesinde demişizdir, kendi kendimize.
*
Bayram gelmiştir memlekete, herkese tatildir. Gülüp eğlenilen, endişesiz geçirilen, bir bayram yaşamıştır bizim dışımızdakiler.
*
Biz ise "belki sonraları" demişizdir, yine yoluna revan olduğumuz, o iş neticesinde. Çalışmaya, koşmaya, devam etmeliydik, bayram bizim neyimize. Çünkü gidilecek uzun bir yol, değiştirilecek çok ayakkabı vardır.
*
Ama senelerce koşulan yol, bir türlü bitmek bilmemekte. İçimizden, bu kadar yol, on tane adam eskitirdi ederiz, kendi kendimize. Bırakmak isteriz ama bırakmayız, bir türlü bu koşuyu.
*
Büyüklerimiz vardır başları taçlı, vefa duygusundan geçemediğimiz, gölgesi büyük çınarlar. Hele bu son koşu ilerleyen yaşla birlikte, bir hayli ağır kaçtı bizlere.
*
Bu son koşu, çok zorlu bir koşuydu hiç kuşkusuz. Belki daha sonra diyerek, tüm insanı istekleri, elimizin tersiyle iterek yol almışızdır, almaya çakışmışızdır.
*
Normal insanların dayanamayacağı " belki ve sonra" diyerek isteklerimizi ertelediğimiz bir koşu.