Hep kendimizi taze bir bahar olarak görmeyi düşleriz. Bunun için spor yapar ve bakımlı olmaya çalışarak en verimli yaşlarda kendimizi hissetmeye çalışırız.
*
Taze bahar olmak isteriz, hayatımız boyunca. Filinta gibi gezmek ister, her bir birey. Harikulade bir fotoğraf vermek isteriz, ulaştığımız her yaşta.
*
İki dirhem bir çekirdeğizdir, kendimize göre, hayatın her evresinde. Şık giyiniriz, bakımlı görünürüz, görünmek isteriz, her daim.
*
Kendimize zaman zaman yalanlar söyleriz. Elli yaşındayızdır, lakin kendimizi otuzbeş yaşında hissettiğimizi söyleriz, kendimiz dahi inanmayarak.
*
Ve inanmadığımız bu rüyaya, başkalarını inandırmaya çalışarak. Kimimiz kırkın üzerindedir yaşı, ancak; orta yaşlı denmesini arzulamayız ve hatta hakaret sayarız, bu durumu.
*
Nedendir bilinmez, herkes genç olarak addedilmek ister. Genç görünmek için, kimimiz saçımızı boyarız.
*
Kimimiz kırışıklara dikkat kesilir, kimisi tırnaklarını boyar ya da yanaklarının daha bir al olmasını sağlar. Lakin tüm bunlar ilerleyen yaşın yansıttığı gerçeği, saklayamaz.
*
Ömrümüzün tamamında, yeni filiz veren ışkınlar gibi görünemeyiz. Her fani tomurcuk olur, çiçek açar ve o çiçekler yapraklarını döker.
*
Ne yaparsak yapalım, bu duruma engel olamayız. Yaşananlara karşı duramayız. Zihinsel ve bedensel geri gidişi, tersine döndürmemeyiz.
*
Baktığımız aynalar, bir yere kadar çok yakışıklısın, ya da çok güzelsin diyebilir bizlere. Veyahut hafızan çok kuvvetliymiş diyebilir, bizim ayna olarak seçtiklerimiz, bize. Biraz beyaz yalanlar söyleyebilir, ayna olarak seçtiklerimiz bize.
*
Ama bu yalanlarla bir yere kadardır. Bir noktadan sonra, aynalarda yalan söyleyemez olurlar. Mecburdurlar gerçekleri ortaya koymaya. Bilir aynalar, ayna olarak seçtiklerimiz, güneş balçıkla sıvanamaz.
*
Ne yaparsanız yapın, gerçek kendisini gösterir. Yüzlerimizdeki kırışıklık, hayatın armağan ettiği, o derin yorgunluğu yansıtır. Saçlara kar yağmıştır, bembeyaz pamuk gibi ak saçlar, geçen uzun yılları adeta haykırır.
*
Ne kadar o, pamuğa dönmüş saçları boyardanız boyayın, sonuç değişmez. Boyalar döküldüğünde, her şey aslına rücu eder.
*
Ve her şey, ayan beyan ortaya çıkar. Kaçınılmaz gerçeklikle, yüz yüze gelir insan. Aynalar bir süre avutmuş onu.
*
Lakin yakıcı gerçek, çıplak yüzünü gösterir zaman sonra ve gerçekler dile gelir, yaşlandığını bildirir sana. Artık sonbahar mevsimi başlamıştır, daldaki sarı yapraklar gibiyizdir.
*
Yenilere bırakmamız gerekir, bulunduğumuz yerleri. Artık o eski canlı halimiz kalmamıştır. Artık daha çok cenazelere gider olmaya başlamışızdır. Çok daha fazla kabristan ziyaret etmekteyizdir.
*
Beraber olduğumuz dostlarımız, tek tek dallardan güneş rengine bürünüp toprağa düşmektedirler ve sıra bize gelecektir.
*
Kimine göre hazin, kimine göre özel özgün bir haldir bu hâl. Aynaların yalanı bitmiştir, yalan dünya dediğimiz bu dünyada, sona gelinmiştir.