Büyük bedeller ödersin, ödemişsindir. Kendin böyle düşünmektesin ve böyle hissedersin.
*
Çünkü büyük emekler verilmiştir, hasat zamanına varıncaya kadar, ürünü olgunlaştırmak maksadıyla. Büyük çabalar harcanmıştır, toprağı hazır hale dönüştürmek için, tohumları büyütmek, yaşatmak için.
*
Çok çalışılmış, çok zaman harcanmıştır, bütün bunları yapabilmek için. Tohum ektiğimiz tarlanın, bir başına bir sonuna koşmaktan, bitap düşmüştür insan.
*
Ürünü elde edebilmek, iyi verimli bir hasatın yaşanabilmesi için durup dinlenmeden emek vermek, şiar olmuştur bizlere.
*
Bize helal değildir, dinlenmek, gülmek, eğlenmek. Alnımıza yazılmış derin bir oh demek.
*
Güzel bir hasat mevsimini Dünya gözüyle görmek. Yıllarca koşmak, uğraşmak, köleden beter yola revan olmak, payımıza düşendir bizim.
*
Sen istediğin kadar hayal et, Sen istediğin kadar düşle, sararmış başak tarlalarını.
*
Evet, hasat mevsimi geldiğinde, başaklar sararmıştır. Ama içleri boştur, tohumlar yoktur.
*
Ektiğin tohumlar, çalışmalar, karşılık bulmamıştır, anlaşılan.
*
Belki de bize göre öyledir kim bilebilir. Belki de yeterince koşmadık, yeterince bedel ödemedik.
*
Bundan böyle, akıl yürek karşısında galip gelmeli..
*
Maddi, manevi boyumuzu aşan ağır kayıplar; ders olur artık bize, bizlere. Böyle bir uğraşın içinde artık var olmamak, nasihatın en büyüğü olmuştur, hepimize.
*
Bir bak yaşadıklarına, uzun bir koşuydu neler yaşandığına. Durup dinlenmeden, sayısız ayakkabı değiştirdiğin ve derin bir yorgunluk neticesinde, teselli bulamadığın o uzun koşu.
*
Terini akıtman bir tarafa, koşup yorulman bir yana, tüm bunlar yaşanırken işitilen hakaretleri, ne yana koymalı insan.
*
Tamir edilemeyecek kadar çok kırılan onur duygusunu, yaşamın neresine oturtmalı insan.
*
Kristal vazo gibidir insan onuru. Kırıldı mı, bir daha bütünleştirmek, olanaklı değildir. Hasat mevsimi için koştururken, işte böyle bir pranga vurulmuştur ayaklara.
*
Hem pranga ile uğraşılmış ve hem de koşmaya çalışmıştır. Ne kadar içler acısı bir durumdur, bu durum.
*
Bu koşuda bir ayağındaki prangaya bakıyorsun, birde koşmak da olduğun yola ve birde ırak görülen, göz alabildiğine uzanan uzaklığa.
*
Eller bayram yaparken, gülüp oynarken özgürce, sen çalışmak zorundasındır. Özgürlük senin neyine.
*
Millet bugün bayramdır derken, biz iş var demişizdir. Herkesler bu saat uyku saati derken, bizler çalışma saati demişizdir.
*
Artık uyku diye bir şey yoktur bize. Günün her saati, hasat mevsimine feda.
*
Hasat mevsiminin dışında başka bir şey düşünmemekte, bu final koşusunun yanında.
*
Ne kadar koşulmuştur, ne kadar emek harcanıp bedel ödenmiştir, biz bile farkında değilizdir.
*
Ama hasat mevsiminden beklenen ürüne, veda edilmiştir.